İş dünyasında, asıl işveren ve alt işveren ilişkisi ile işyerinin devri ve iflas süreçlerinde çalışan hakları önemli bir yer tutar. Bu yazıda, asıl işveren-alt işveren ilişkisini, işyeri devrinin iş sözleşmeleri üzerindeki etkilerini ve iflas durumunda iş
İş dünyasında, asıl işveren ve alt işveren ilişkisi ile işyerinin devri ve iflas süreçlerinde çalışan hakları önemli bir yer tutar. Bu yazıda, asıl işveren-alt işveren ilişkisini, işyeri devrinin iş sözleşmeleri üzerindeki etkilerini ve iflas durumunda işçi alacaklarını nasıl etkilediğini ele alacağız.
Asıl işveren ve alt işveren ilişkisi, iş hukukunda sıkça karşılaşılan bir kavramdır. Türk İş Hukuku’nda, asıl işverenin, bazı işler için alt işverene başvurması durumunda kurulan bu ilişki, belirli kurallara ve şartlara tabidir. İş Kanunu’nun 2. maddesinde, asıl işveren-alt işveren ilişkisinin tanımı yapılmıştır: "Bir işverenden, mal veya hizmet üretimi için alt işverenin iş yapması" bu ilişkiyi oluşturur.
Bu ilişkinin kurulabilmesi için, aşağıdaki şartların yerine getirilmesi gerekmektedir:
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu gereğince, eğer alt işveren ilişkisi 6 aydan uzun sürerse, çalışan sayısına göre belirli yükümlülükler doğar. Eğer hem asıl işverenin hem de alt işverenin işçi sayısı 50'yi geçiyorsa, her iki tarafın da iş sağlığı ve güvenliği koordinasyonunu sağlamak için bir kurul oluşturması gerekmektedir.
İş yerinin devri, işçi haklarını doğrudan etkileyebilir. İş Kanunu’nun 6. maddesi, iş yerinin tamamının veya bir kısmının devri durumunda, devralan işverenin tüm iş sözleşmesi hak ve borçlarını devralacağını belirtir. Ancak, devreden işveren de belirli borçlardan sorumlu olmaya devam eder. İş sözleşmelerinin devrinde, çalışanların haklarının korunması için belirli kurallar bulunmaktadır.
Devreden işveren, devirden önceki dönemde oluşan borçlardan ve ödenmesi gereken alacaklardan, devralan işverenle birlikte sorumludur. Bu sorumluluk, devir tarihinden itibaren 2 yıl süresince geçerlidir. Kıdem tazminatları ise devreden işverenin, yalnızca kendi dönemindeki ücretle sınırlı olarak sorumlu olduğu bir alacak türüdür.
İşyeri devri, işçilerin iş sözleşmelerinin değişmesine neden olmaz. Ancak iş sözleşmelerinde yapılan herhangi bir değişiklik, çalışanların onayıyla yapılmalıdır. Ayrıca, devreden işverenin kıdem tazminatı ve fazla mesai gibi ödemeler konusunda sorumluluğu, devirden sonra da devam eder.
İşverenin iflası, doğrudan iş sözleşmesinin sonlanmasına yol açmaz. Ancak, iflas durumunda işçilerin alacakları konusunda önemli düzenlemeler vardır. İflas süreci, işçilerin kıdem tazminatı, fazla mesai ücreti ve yıllık izin hakları gibi ödemelerinin hangi koşullarda yapılacağını belirler.
İflasın ardından, işçilerin ücret ve diğer hakları, öncelikli alacaklar arasında sayılır. Özellikle, son bir yıl içinde oluşan ücretler, fazla mesai ücretleri, yıllık izin ücretleri gibi ödemeler birinci sırada değerlendirilir. Ayrıca, kıdem tazminatı da iflas sebebiyle hak edilen bir ödeme olarak öncelikli alacaklar arasında yer alır.
İflas durumunda işçi, sözleşmesini feshetme hakkına sahip olabilir. Ayrıca, iflas masasının işçiye çalışmaya devam etme ya da iş sözleşmesini sonlandırma hakkı tanır. İflas durumunda işçilerin hakları, yasal olarak korunur ve ödeme yapılması gereken alacaklar öncelikli olarak iflas masasından karşılanır.